Efsaneler
Kralın Kızı
Kuleyle ilgili anlatılan efsanelerden en bilineni; kral ve kızının
hikayesidir.
Bir falcı tarafından kızının yılan sokması nedeniyle öleceği hakkında uyarılan kral, kızını
koruyabilmek adına Salacak açıklarındaki kayalıklar üzerine kız kulesini inşa ettirir ve kızını
bu kuleye yerleştirir.
Kral kızına belli vakitlerde sepet içerisinde çeşitli yiyecekler gönderir ve bir gün meyve
sepetinin içine gizlenen yılan kralın kızını zehirleyerek ölmesine neden olur.
Battal Gazi
Kuleyle ilgili anlatılan efsanelerden en bilineni; kral ve kızının
hikayesidir.
Diğer bir efsane ise Battal Gazi hakkındadır. Şehrin karşısına konuşlanan
Battal Gazi’yi gören Bizans Tekfuru telaşlanır ve hazineleri ile kızını bu kuleye
saklar.
Fakat
kuleyi ele geçiren Battal Gazi hem hazineleri hem de prensesi alır ve atıyla Üsküdar’ı aşarak
yoluna devam eder.
“Atı alan Üsküdar’ı” geçti deyiminin kaynağının bu olay olduğu rivayet
edilmektedir.
Leandros
Kız kulesi ile ilgili ilk efsane Ovidius tarafından kaydedilmiştir.
Efsaneye göre
Çanakkale Boğazı’nın batı yakasındaki Sestos’taki Afrodit Mabedi’nde rahibe olan Hero Abydos’da
yaşayan Leandros’a aşık olur. Leandros her gece yüzerek Hero’yu görmeye Sestos’a geçer.
Bir gün fırtına çıkınca kuledeki fenerin ışığı söner ve yolunu kaybeder ve boğularak can
verir. Ertesi gün kıyıdaki cansız bedenini gören Hero’da kendini suya atarak intihar eder.
Normalde Çanakkale’de geçen bu efsane 18. Yüzyılda Avrupalı seyyahlar tarafından dönemin
“antikite modasına” uygun olarak ün kazanan Boğaziçindeki Kız Kulesi’ne uyarlamışlardır ve kule
“Tour de Leandre veya Leandre Tower” olarak da adlandırılmaya başlanmıştır.
Kız Kulesi İle Galata Kulesinin Aşkı
Kız Kulesi Boğazda yalnız, naif ama büyüleyiciliğiyle İstanbul’un tam kalbinde yer alan bir inci
tanesi kadar zarif. Galata Kulesi ise, İstanbul’u tam tepeden izleyen heybetli bir yapı.
Kız
Kulesi yalnız biçimde boğazda süzülürken, Galata Kulesi çıkar karşısına, heybetli ve büyüleyici
duruşuyla. İki kule İstanbul’un huzurunda birbirine aşık olur, ama kavuşamaz. Çünkü İstanbul
Boğazı kavuşmaları için aralarında bir engeldir. İmkansız aşk karşısında günden güne eriyen Kız
Kulesine Galata Kulesi mektuplar, şiirler yazar.
Bir gün Ahmet Çelebi çıkıverir Galata
Kulesi’nin tepesine. Amacı oradan Üsküdar’a uçmaktır. Çelebi, Galata Kulesinin ısrarlarına
dayanamaz ve yüzyıllardır biriktirdiği mektupları da yanına alıp uçmaya karar verir. Ancak
salacak sahiline yaklaşırken rüzgarın etkisiyle dağılır yine de dalgalar mektupları Kız Kulesine
ulaştırır. O vakit Kız Kulesi Galata Kulesinin ona ne kadar aşık olduğunu anlamıştır.
Aşklarının karşılıklı olduğunu anlar daha da güzelleşirler. Kavuşmaları imkansız olsa da
yüzyıllardır karşılıklı bakışarak yaşarlar aşklarını…
Nesilden nesle aktarılan bu efsane aşk, İstanbul’un güzelliğine büyüleyici hava getirmiş, şimdi
ise hikayelerindeki kadar renkli fenerleriyle dile gelip, mors alfabesiyle birbirlerine “seni
seviyorum” diyebilmişlerdir.